İÜ Tıp Fakültesi Öğrencilerinden Çapa Yerleşkesindeki Binalara Deprem Uyarısı: “Sadece Kendimizin ve Hastalarımızın Güvenliğini İstiyoruz”
HABER: FAHRETTİN ÖZTÜRK – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi çalışanları ve öğrencileri bir açıklama ve forum düzenleyerek, fakültenin Çapa Yerleşkesi’ndeki binalarının sallanacak kadar güçlü olmadığını belirtti. Erişkin Alerji İmmünoloji Anabilim Dalı yan uzmanlık öğrencisi Işıl İmren, “2019 depreminden sonra binalarımızda ciddi hasar meydana geldi. Ve bu hasarlar tamir edilmedi sadece sıva ve boya ile kapatıldı ve insanlar güvenli diyerek burada çalışmaya devam ettiler. Yeni binalarımız tamamlanana kadar yine Çapa Tıp Fakültesi’ne, “Güvenli hastanelerde hizmetimize devam etmek istiyoruz. Biz sadece kendimiz ve hastalarımız adına güvenliğimizi istiyoruz” dedi.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi çalışanları ve öğrencileri, fakültenin Çapa Yerleşkesi’nde yer alan ve depreme dayanıklı olmadığını belirttikleri binalarla ilgili bugün bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının ardından fakülte öğretim üyeleri ve öğrenciler açık alanda forum düzenledi. Forumda öğrenciler ve öğretmenler hem endişelerini hem de çözüm önerilerini dile getirdiler. ANKA Haber Ajansı’nın iddiaya ilişkin sorularını öğrenciler ve hastane çalışanları yanıtladı.
“2019 DEPREM SONRASI HASARLAR ONARIM YAPILMADAN SIVA VE BOYA İLE KAPATILDI”
Foruma katılan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Alerji İmmünolojisi Anabilim Dalı yan kol uzmanlık öğrencisi Işıl İmren, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“2019 depreminden sonra binalarımızda ciddi hasar meydana geldi. Ve bu hasarlar onarılmadı, sadece sıva ve boyalarla kapatıldı ve insanlar güvenli diyerek burada çalışmaya devam etti. Burada çok fazla hasta tedavi ediliyor. Birçok hastalık tedavi ediliyor. Türkiye’de sadece seçkin üniversitelerde tedavi görüyor, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi de bunlardan biri, çok pahalı hocalarımız var, burada çok değerli bir eğitim alıyoruz.
HASTA BİNALARDA ÖLMEK TEHLİKESİ ALTINDA YAŞIYORUZ: Doktor olmak nasıl bir şey? önemli bir hastalık tespit ettiğimizde, kanser tespit ettiğimizde hastaları tedavi ediyoruz. Bize yapılan, kanser teşhisi konulan bir hastanın vücudundaki kanseri iyileştirmeden kanserin her yere yayılmasına ve metastaz yapmasına ve sonunda ölümüne yol açan bir işlem gibidir. Hasta binalarda ölene kadar tehlike içinde yaşıyoruz. Bu doktora değil. Bizi bu binalarda kalmaya zorlayan ve gerekli kararları vermeyen kişiler arasında çok yetkin doktorlar da var, Sağlık Bakanlığı. Burada bize böyle bir tıp eğitimi verilmedi. Sizin doktorluk anlayışınız bu mu, bunu soruyorum size. Bu hem hastalarımızın hem de Türkiye’de kötü binalarda yaşayan insanların temel yaşam hakkına saygısızlıktır.
HEM KENDİMİZ HEM HASTALARIMIZ ADINA HAYAT GÜVENLİĞİMİZİ İSTİYORUZ: Taleplerimiz; İstanbul’da sarsıntı kurallarına göre inşa edilmiş güvenli hastaneler var. Yeni binalarımız tamamlanana kadar Çapa Tıp Fakültesi adı altında güven veren hastanelerde hizmetimize devam etmek istiyoruz. Güvenliğimizi sadece kendimiz ve hastalarımız adına istiyoruz.”
“Her şeyi senaryoya bağlayacak bir durumda, potansiyel ilerlemesinden yorulduk ve bıktık”
16 yıldır İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde temizlik görevlisi olarak çalıştığını belirten Erhan Taş, şunları söyledi:
“16 yıldır burada görev yapıyorum. Buraya geldiğimden beri 16 yıldır İstanbul Üniversitesi’nde değişim ve dönüşüm olacağı söyleniyor. Yeni yapılan nöroloji binası var, iç hastalıklarının temelleri atıldı. , dişçi binası yıkıldı ama işler çok yavaş ve ağır ilerliyor, bu nedenle biz de bundan endişe duyuyoruz. Son deprem, 1999 depremi. her şeyi kadere bağlayacak bir pozisyon… Devletimizden, üniversitemizden, yöneticilerimizden sağlık sektörünün artık para olarak görülmediğini, insanların can kurtarmak için ortaya koyduklarını görmelerini bekliyor ve istiyoruz. . Bu dönüşümlerin bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz.”
“BU KADAR CAN KAYBI OLDU, BUGÜN BURADA TOPLANIP HAREKET YAPMASINA GEREK YOKTU”
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi Sultan Aydemir şunları söyledi:
“Bugün aslında bu çağrıyı dini yapılara yapmıyoruz. Hatta çok önceleri kulüp faaliyetlerimizin yeniden yapılandırılması ve Çapa’nın bir an önce yenilenmesi için davet etmiştik. O zamanlar kimse bizi dinlemiyordu. Gerek yoktu. bu kadar can kaybının bugün burada toplanıp harekete geçmesi için ya da aslında yetkililerin bir şeyler yapmaya yönlendirilmesine gerek yoktu. binlerce insan öldü ve hiçbir şey yapılmadı ya da değiştirilmedi. bugün deprem var çoğumuz öleceğiz bunu biliyoruz burada hastalar da ölecek binaların altındakiler çıkartılmayacak bunun örneğini daha önce Hatay ve Maraş’ta gördük.
SORMAMIZ GEREKİYOR DÜŞÜNÜYORUM: Aslına bakılırsa insanların kendilerini örgütleyerek bir şeyler yapabileceğini düşünüyorum. Bugün buraya gelmemiz bizim için çok pahalı. Yetkililerin bir adım atacağını sanmıyorum. Çünkü bugün İstanbul’daki tüm yapıların tehlikeli olduğunu biliyoruz. Bundan sonra bunu yapmak en az 10 yıl alacak. Bunun bilincindeyiz. Hesap vermemiz gerektiğini düşünüyorum.”
“2003’TE ÇAPA TAŞIYALIM DİYORDUK, 2023’TE HALA TAŞIYACAK”
Özlem Keskin, 2003 yılından bu yana İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hemşire olarak çalıştığını belirterek, şunları söyledi:
“2003’ten beri bu fakültede çalışıyorum. 2003’te buraya geldiğimde ‘Çapa taşınacak’ diyen MİT vardı. Daha sonra ara randevu alıp geldim. 2023 yılı Çapa’ya taşınıyor. yine Çapa yeniden taşınıyor ve yine Çapa taşınıyor ama Ortada bir şey yok bize yine bir yer gösterildi yeni yerler yapılmasının adı önceki kümede hocalar vardı yine karşıydılar. Gitmemizi engellediler.Geçen seneler önce yine başka bir yerde hastane gösterildi bize.Yıllardır taşınmamamızı da mazur gördüler.Sebebi aslında bu işe karışan hocaların büyük çoğunluğunun etkisi var.Ama birlikte tam mesai kanunu ile hepsi özele kaçtı, biz burada kaldık, bize bir özür borçlular.
İSKENDERUN’DA ÇALIŞIRKEN VEFAT EDEN ARKADAŞLARIMIZ: Bir de Çapa’nın burada pahalı olduğundan, aramızdaki sevgi bağlarından vs. Ben bir devlet memuruyum. Ben de burada çalışıyorum, Başakşehir’de çalışıyorum. Konum benim için önemli değil ama güvenliğim benim için önemli. Arkadaşlarımız İskenderun’da meydana gelen depremde yaşamını yitirerek görev başında vefat etmiştir. Bu çok acı verici bir şey. Enkazdan çıkıyorsunuz ama hastane yoksa bir şey yapamazsınız. Bu, bitirdiğiniz son resim.
BU KONUDA DAHA HASSAS VE DAHA PROFESYONEL ADIMLARIN ATILMASI GEREKİYOR: Şimdi sarsıntının hararetiyle bundan bahsediyoruz. Emin olun 10 gün sonra bunları konuşmayacağız. Bu benim öfkem. Bu öz eleştiriyi bu fakülte yapmalıdır. 6.000’e yakın çalışanı var, bakın kaç kişiyiz burada. Burada kimse yok, yine belli kişiler geldi. Bu bahiste daha hassas ve daha profesyonel adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum.”